DEMONS & WIZARDS

İLK DİNLEYİŞTE AŞK

Iced Earth’den Jon Schaffer ve Blind Guardian’dan Hansi Kurch’un ortak bir proje yaptıklarını duyduğumda meraklandım. Her ikisi de favori gruplarımdan ve mükkemel albümler yayınladılar. Beni şüphelendiren tek şey projelerin sadece para için yapılması gerçeğiydi. Neyseki onlarla durum böyle değil. Eski arkadaşlar olan Hansi ve John beraber çalışma şansı için bir fırsat peşindeydiler ve şimdi bu şansı bulunca bir şaheser yarattılar. İki grubun arasındaki mükemmel bir karışım, kıç tekmeleyici bir yapım ve şarkılar albüm piyasaya sürülür sürülmez klüplerin ve fanların favorisi olacaktır. Her iki adamımızda albümün reklamı için Yunanistan’daydılar ve röportajlar yaptılar. Onlarla özel bir konuşma yapabildiğimiz için şanslıyız (ve aynı zamanda Yunanistan’da yapılanların sonuncusunu) ve her ikiside iyi adamlar, dost canlısı ve ilginç insanlar olarak değerlerini kanıtladılar. Konuşmamızın sonucu birazdan okuyacaklarınız. Kırmızı işaretler John’un (Demon) ve sarı olanlarda Hansi (Wizard)

Peki.Her ikinizede merhaba.

 Sana da merhaba...

Öncelikle albümün arkasında yatan hikayeyi öğrenmek isterim. Nasıl oluştu ve beraber çalıştınız?

 Zaten ilk beraber çalıştığımız zamandan 10 yıldan beri arkadaşız. 1997 Hansi’nin evinde onu ziyarete gittiğimde bir şarkı yazmıştık. Bu ‘Last Sunrise’ idi, albümde de var, sonra Blind Guardian stüdyosuna gittik ve kaydettik, gerçektende sıkı oldu. Aramızda sıkı bir kimya vardı. 1998’de İspanya’da onlar için açılışı biz yaptık, onlar ‘Nightfall’, bizde ‘Something Wicked’ turundaydık ve onları destekliyorduk. Sonra konuştuk ve dedik ki ‘Haydi yapalım, işte bu, haydi yapalım’. Ve bu da hikayenin başlangıcı oldu.

Şimdi bana biriniz Almanya’da, diğeriniz Birleşik Devletler’de yaşarken beraber çalışmayı nasıl başardığınızı anlatın.

 Bu hiç bir zaman gerçek bir problem olmadı, çünkü birbirimizden ne bekleyecebileceğimizi biliyorduk ve birbirimize kayıtlar gönderdik. Yani John bazı düzenlemeler yaptı ve bana mektupla gönderdi. Aldığım zaman bende üzerlerinde çalıştım ve geri gönderdim. İşlerin büyük bölümünü böyle hallettik ve haziranda da albümün ön yapımı için buluştuk. Tabii telefonda da pek çok defa konuştuk. Ama gerçektende fazla bir önemi olmadı, çünkü birbirimizi tanıyorduk ve birbirimize güveniyorduk ve mesafelerin bir önemi kalmadı. Zaten Blind Guardian’la da bu yolla çalışıyorum. Biliyorsunuz birbirimize yakın yaşıyoruz, ama ben gündüzleri stüdyodayken, onlar geceleri geliyor, bizde birbirimize mesajlar bırakıyoruz. Konuşmamıza gerek yok, birbimizden neler bekleyebileceğimizi biliyoruz ve en iyiside bu.

Yunanistan’da yaşamadığınız için şanslısınız, eğer yunan posta servislerini kullanıyor olsaydınız bu albümü asla yapamazdınız! (gülüşmeler)

 Evet haklısın.

Şimdi bana ismi nasıl bulduğunuzu anlatın.

 İsim hakkında ciddi ciddi düşünüyorduk. Biz bize uyacak, kulağa güzel gelecek ve anlamı olan bir isim istiyorduk. Bizim istediğimiz isim hem John’u hem de beni yansıtmalıydı. Karısı ‘Demons and Angels’ önerisiyle gelince John Demon’ın gerçektende kendisi olduğuna emin oldu, ama ben Angel değildim. Bu kesinlikle biraz fazla olurdu. John’da ‘O Wizard olsun.’ dedi ve bende bundan çok memnun kaldım. Biliyorsunuz ilk aklıma gelen Uriah Heep’ti, çünkü albümü çok seviyorum, ama John bunu düşünmemişti.

Evet, benim aklıma da ilk anda gelen buydu....

 Tabii bu bir grubun ilk defa adını başka bir gruptan veya onun şarkısından alışı değil. Bunun hakkında daha sonra düşündüm, ama hoş bir isimdi. Her neyse Blind Guardian’dakiler zaten büyülü adamlardı ve bende her zaman şeytani figürdüm, özellikle de eski yaptıklarımızı düşünürseniz...

Hadiii ,sen zebani olmak için fazla iyisin (gülüşmeler)

 (güler) Evet, zaten kimin şeytani olduğunu sonradan keşfettik. Demek istediğim, onunda gayet büyülü olabileceği ve bende oldukça kıç ağrıtıcı olabilirim. (gülmeye devam) Biliyorsunuz bir fotoğraf çekimi yaptık, sanırım Fransa’daydı, ben melek John’da şeytandı ve bende dua edermiş gibi görünmek zorundaydım. Benim gözlerimde tam bu bakış vardı ve John’da şeytanı oynuyordu. Fotoğraflar çok güzel çıktı, ama çekilirken içimden ‘Tanrım.... beni bundan bir şekilde kurtar.’ diyordum. (gülmekten kırılırlar)

Ben grubun ismini ilk duygduğumda ortaya çıkacak müziğin Epic Power Metal gibi bir şey olacağının düşünmüştüm, belki Iced Earth’den çok Blind Guardian’a yakın, çünkü Iced Earth daha sert, biliyorsunuz. Düşünmüştüm ki bir şekilde epiğe daha yakın olacak. Bir fantazi destanı, epik bir destan...

 Bence ortaya çıkan iki grubun arasında iyi bir geçiş oldu, bildiğiniz nedenlerden dolayı ve bence tamamen yeni bir şey yarattık. Bir şekilde bu Epic Power Metal.

 John bence o haklı. İsmin müziğin yansıtıcısı olduğunu düşünürsek, sonuç daha çok Blind Guardian yönüne dönüyor. Senin ne demek istediğini anlıyorum. Eğer bende müziği dinlemeden önce sadece adını bilseydim, seninle aynı şeyi düşünürdüm.

Herneyse, albümün lirikleri hakkında da bir kaç şey öğrenmek isterim. Onları okuma şansım olmadı. Neyle ilgililer?

 Bir gün okuduğuna değecektir.

Okuyacağım. Web sitenizde var mı?

 Olduklarını zannetmiyorum. Ama webmasterımıza söylersek bir ara koyacaktır.

Bu harika olurdu.

 Ama her halikarda albümde olacaktır. Gerçekten iyiler adamım. Hansi’nin ortaya koyduğu hikayeler müthişler.

 Bir şarkı Tanrı’nın gözde meleğinin, kendinin ve başkalarının aklının çelmesi sonucu Tanrı’nın gözünden düşmesi ve çukura atılmasını anlatıyor. Serbest bırakılmayı diliyor, ama kabul edilmiyor çünkü diğer yönüne ihtiyacı var, kötü adam olan yönüne. Bir diğer şarkı seferler, propaganda ve gidip Hıristiyanlık adına savaşmaya ikna edilen insanlar üzerine. Başka bir hikayede flüt çalarak çocukların peşinden gelmesini sağlayan bir adamla ilgili. Bir Alman peri masalına dayanıyor, ama ben onu biraz daha karanlık yaptım.

Bazen daha karanlık olduğunda, daha iyi olur.

 Evet. Hikayede adamın farelerle bir anlaşması var. O da onların klanında ve şehirden şehire klana yemek bulabilmek için geziyorlar. Yani ya para kazanıyorlar ya da çocukları alıyorlar ve yemekleri oluyor. Adam yaptığını inkar etmiyor, ama yaptığının doğruluğu hakkında kuşkuları var.

Kulağa hoş geliyor. Peki turlar hakkında bir planınız var mı?

 Henüz gruptan neler bekleyeceğimizi bilmiyoruz. Demek istiyorum ki daha albüm çıkmadı ve çok erken aşamalardayız, ama gerçekçi olmak gerekirse en olası şey bazı festivaller olacaktır. Tabii öncelikli olarak kendi gruplarımız gelir ama Hansi yazın bir kayıtının ortasında olmasaydı canlı bir şeyler yapmamız mümkün olabilirdi. Biliyorsunuz ki bunların hepsi düşünülmek zorunda olan şeyler. Yinede Yunanistan’da çalmaktan mutlu olurduk.

Şimdi sorun olmazsa ana gruplarınız; Iced Earth ve Blind Guardian hakkında sorular sormak istiyorum. Yeni albümlerinizi ne zamana bekleyebiliriz?

 Kesinlikle 2000’de. Tam olarak ne zaman olur bilmiyorum ama ümit ederim ki yaza olur. En azından hedefimiz bu.

 Ben sonbahara olmasını umuyorum. Ekim benim favori ayım, ama o zamana kadar hazır olamazsak 2000’de çıkartmamız zor olur, çünkü büyük bir şirketteyiz ve albümleri yıl başından hemen önce çıkartmanın zorlukları var, çünkü araya başka işler giriyor. Demek istiyorum ki bu bizi Yunanistan’da etkilemez, ama diğer ülkelerde etkileyecektir. Yani ekimde olmazsa 2001 başına.

Şimdi John seninle altın satan albümünüz hakkında konuşmak istiyorum. Yunanistan’da en son altın satan heavy metal albümünü zorlukla hatırlıyorum...

 Evet bana bir Maiden albümü olduğunu söylemişlerdi ve bu da bayağı önceydi. Gerçekten etkileyici bir duygu, geçen gece öğrendim. Kayıt şirketim bunu bir kaç haftadır biliyordu, ama bana süpriz yapmak istediler ve ben buraya gelene kadar beklediler. Ve Angelo (Yunaistan’daki distribütörleri) bana geçen akşam yemekten sonra söyledi ve tamamen kendimden geçtim. Bilirsiniz yıllarca bir kaydı duvarınıza asmak ve bir şeyler becermiş gibi hissetmek için çalışırsınız. Bu ilk sefer olduğu için çok özel. Geçen akşam odamda ağladım ve çok duyguluydum. Jim’i çağırdım, Mat’i çağırdım, ilk olarakta karımı çağırdım... Harika bir duyguydu.

Evet biz yunanlılar insanlara böyle ufak süprizler yapmayı severiz...

 Ve problemler.

Problemler mi? Ne gibi problemler?

 Demokrasi, bir problem çünkü kimse onu tam olarak anlamıyor ve ona doğru davranmıyor. Bildiğim kadarıyla bu daha çok ortak bir şey, ama felsefeyi de icat ettiniz.

Kimsenin herhangi bir zaman anlamayacağı bir şey.

 Belki anlamayacaklar ama kesinlikle iyi bir şey. Bilirsiniz bazen bana zor anlar yaşatıyor! Bunun yanında Yunan yemeklerininde büyük bir hayranıyım. Bu kadar çok insanın bana hamile olduğumu söylemesininde nedeni bu olsa gerek (gülerler)

(güler) Evet haklısın. John’a altın satan albümlerine yönelik özel bir sorum vardı, şimdide sana da bir sorum var. Hollywood’un ‘Yüzüklerin Efendisi’ hakkında bir film yaptığını biliyorum ve fanlarınız filmin müziklerini sizin yapmanızı istiyorlar.

 Evet, bunda doğruluk payı var ama işi alabileceğimizi zannetmiyorum. En azından şu ana kadar yaptıklarımızı onlara gönderme ve bu işi becerebilecek gruplardan biri olduğumuzu gösterme şansımız var. Bir şeyler göndermek için son şansımızın yeni yıl olduğunu biliyorum ama ne yapacağımızı bilemiyorum, çünkü şu anda Demons&Wizards’ın tanıtımıyla uğraşıyoruz. Bakalım, göreceğiz.

Tamam. Zaman ayırdığınız için ikinizede teşekkür ederim ve ikinizide Yunanistan’da bir konserde görmek isterim...

Tercüme: Engin Deniz (ged40@hotmail.com)
Circle Of Turkish Bards